İstanbul’da yeni doğan bebekleri mutabakatlı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız yarar sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak vefatlarına neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen’in ortalarında bulunduğu 22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı dava altıncı gününde devam ediyor.
Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu’nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülüyor. Duruşmaya, Fırat Sarı ve İlker Gönenin de ortalarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 14 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu.
Bazı tutuksuz sanıklar ise, Ses ve Manzara Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
Altıncı günde duruşma saat 10.35 itibariyle kimlik tespitlerinin ardından Yenidoğan çetesi lideri, Medisense Sağlık Hizmetleri şirketinin sahibi doktor Fırat Sarı’nın savunması ile başladı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık örgüt başkanı doktor Fırat Sarı şunları söyledi:
“HER ŞEYİ ANLATMAK İSTİYORUM”
“Söküle söküle ben hiç kaldım kamuoyu önünde. Avukatlarıma dedim ya ben strateji istemiyorum her şeyi anlatmak istiyorum
Sayın başkan yaklaşık 2 ay evvel savcı tehdit olayından sonra kamuoyunda ağır reaksiyonlar artınca avukatlarım ayrıldılar. Bir mühlet evvel memleketimden 2 avukat geldi onlar katılmak istedi ancak hazır olmadıklarını söylediler ben bu olaylar cıktığından beri tek hedefim maddi gerçeğin ortaya çakması için elimden geleni yapmak o yüzden savunma yapmak istiyorum
“HAYATA DAİR UMUDUM KALMADI”
Bu iddianame kapsamında olan bir şey değil, bilhassa davacı tehdidinden ötürü toplumun etkilendiği bir durum oldu. Buraya gelmek çok istedim fakat hayata dair pek umudum kalmadı. O denli şeyler çıktı ki, akış hayal gücüne sığmayacak durumlara vardı.
“BÜTÜN HESAPLARIMA BAKILSIN”
Bütün hesaplarıma bakılsın. Sümeyye ve Mehtap dün söylediler, benim onlara borcum var. Çok fazla para harcıyorlar diye para denetimleri olsun diye para alırdım.
“FETÖ PERİYODUNA KADAR DEVLETLE İLİŞKİM VARDI”
1975 Bingöl doğumluyum. Birinci, orta ve lise eğitimimi orada tamamladım. 17 yaşımda tıp fakültesine girdim. Üniversitede bir yürüyüşe katıldım, bu nedenle 4-5 yıl cezaevinde örgüt üyeliğinden yattım. 16-17 yaşlarında çocukların vefat orucu yaptığı devirde bulundum. Örgütü benim kadar düzgün kimse bilemez. Daha sonra ayrıştım ve güvenlik güçleriyle görüşmeye başladım. FETÖ periyoduna kadar devletle temasım vardı.
İTİRAFLARINA PEŞ PEŞE GELDİ
Önce işletme nedir diye baktığımda, yalnızca yenidoğan değil, kulak burun boğaz, göz, fizik tedavi… Hatta fizik tedavi, en çok işletmenin olduğu kısım. Bu yola baktığımda yapabilir miyim diye düşündüm ve bu türlü başladım.
” HER YERDE OLAN BİR DURUM BU”
Sözleşmelerle ilgili ne varsa bana her şeyi sorabilirsiniz, her şeyi size ayrıntılı anlatacağım. İlker Gönen ile tanıştık. Kendisi de nasıl tanıştığımızı anlattı. O da benim üzere çalışmayı seven bir insandı. Bu operasyon süresince A Hastanesi dahil birçok hastaneden teklif aldım lakin ‘yoğunuz’ diyerek kabul etmedim. Özel sıhhatte her yerde olan bir durum bu.
“ÇALIŞAN TABİP VE HEMŞİRE BULMAK ZOR”
Hastaneler neden işletme istiyor? Onu da anlatayım. Çalışan hemşire ve hekim bulmak sıkıntı. Öteki bahis ise bunların fiyatıyla ilgili. Bilhassa hemşirelerin maaşlarında bir sorun var. Maaşlar genelde taban fiyatın biraz üzerinde. Aldıkları büyük sorumluluklara karşın yargılanan hemşireler minimum fiyattan biraz fazlaya çalışıyor. Birine fazla maaş verdiğinde bu sefer iş ortamındaki istikrar bozuluyor.
Diğer yandan hasta sorunu var. Ben özel hastanelerden yanayım. Bu yerler insan sıhhatini önemsiyor fakat tıpkı vakitte para kazanmak istiyorlar. Gerçek yönetilmeleri de çok kıymetli zira küçük bir olay bile müthiş boyutlara ulaşabiliyor.
” SİSTEM ZATİ VARDI”
İstanbul’da her taraf işletme. Benden evvel de birçok kişi bu işi yapıyordu. Kontrat ise ‘hizmet işbirliği sözleşmesi’ olarak isimlendiriliyor. Bu mukaveleyle her şey hastaneye aitti; doktor, hemşire vs., tamamen hastanenin kendi kurumsal sistemi motamot çalışıyordu. Bu sistemi ben keşfetmedim, bu sistem aslında vardı.
“112’YE RÜŞVET VEREREK KİMSEYİ ALMADIK”
Biraz sevklere değinmek istiyorum. 112 dışında sevkleri tıp merkezlerinden aldık. Öteki türlü, 112’de kimseye rüşvet vererek hasta almadık. Bugün siz 112’yi ararsanız, bir tuşla sistem karşılık veriyor.
2023 Temmuz’da operasyon başlamıştı. Bu tarihten sonra kaç hasta sevk edildiği bilgisine 112’den ulaşabilirsiniz. Üstelik hastanın gideceği yere hasta yakını karar veremez.
“SEVK SİSTEMİ İÇİN BENİ MİLLETVEKİLLERİ ARARDI”
İstanbul’daki hastanelerin durumunu size şöyle özetleyeyim Hor görülen sevk sistemi için beni milletvekilleri de arardı, herkes aradı. Zira ağır bakımda yer yoktu.
Tape denen telefon konuşmalarına gelecek olursak, Tapelerde çok itirazım var. Birincisi, iki insan konuşuyor… Burada ben kamuya konuşuyorum ancak her şeyi söylemem, başımın içinde bin tane şey geçiyor olabilir, ona nazaran konuşuyorum. Siz güvendiğiniz bir beşere daha rahat konuşursunuz.
“ÖZEL HAYATTA GEÇEN KONUŞMALAR KAMUYA YANSITILDI”
Özel hayatta geçen konuşmalar kamuya yansıtıldı. Bunlar kamu ile alakalı konuşmalar değildi. Ayrıyeten belirli yerler kesilmiş. Tapelerde, iki kişinin konuşmasından güya bebekler sokaktaymış üzere bir algı yaratıldı. O bebekler küvözde, önemli yatırımlar yapılan hastanelerdeydi.
“SAĞLIK SİSTEMİ SEKTEYE UĞRATILDI”
Gelelim rapora ve bebek vefatlarına; bir raporla ateşe atıldık. O hastanelerde çalışan binlerce insan işsiz kaldı. Sıhhat sistemi sekteye uğradı. Sağlık Bakanlığı ekipleri buradaysa, bizden evvel Esenyurt, Beylikdüzü ve Avcılar’daki mevt oranlarını karşılaştırsınlar. Ben mevt oranlarının artacağını düşünüyorum
Dün çok konuşulan Karakoç Bebek hakkında konuşuldu. Yeni doğan bebekler aslında birinci hafta kilo kaybeder, lakin 2. haftada doğum tartısına geri dönerler. Başka yandan, Karan Bebek ile ilişkilendirilmem ise tam bir skandal. İlker Gönen ile bebek hakkında konuşuyoruz… Bu büsbütün mesleksel bir konuşma.
Bu konuşmalardan yola çıkarak, deniyor ki bu bebeğin vefatından Fırat Sarı ve İlker Gönen sorumlu. Lakin hasta, doğduktan 1 saat sonra ölmüş.”