Gazeteci ve muharrir Alım Gökberk, Birgün gazetesine ‘Top Tarikatı’ isimli kitabı hakkında konuştu. Soruları yanıtlayan Gökberk, futbol ve siyaset münasebetine değindi.
Bilgin Gökberk’in açıklamaları:
“BU KİTAP NASIL ORTAYA ÇIKTI”
2010’lu yıllarda, iktidar futbolunun içine fazla girince, daha doğrusu tam girince, baktım bu hususta yazan yok. Zira bu benim tabirimle, top medyası yani futbol medyası genelde birebir şeyleri muharrir. Kalıptır yazılar çok. Bütün yollarda, bütün caddelerde, otobanlar falan tutulmuştu. Bir tek bu bahis yazılmıyordu. Ben de bunu yazmak istedim. Daima diyorlar ya futbola siyaset giriyor falan diye. Siyaset falan girmiyor, iktidar giriyor futbola direkt. Siyaset iki taraflı, hem muhalefet hem iktidar var siyasetin içinde. Muhalefet giremiyor aslında. Bazen İzmir Marşı söylüyorlar maçta mesela. Ona bile “bak siyaset yapıyorlar” deniyordu. Siyaset girdi lafı, iktidar girdi diyemeyen futbol medyasının lafı. İktidar sözünü kullanmaktan bile korkuyorlar. O kadar korkak bir medya var yani Türkiye’de, iktidar sözünden korkan… Medyanın yüzde 90’ı iktidar tarafından istihdam edildiği için, ben de bu bahisleri yazayım dedim. Temelinde, mesela 50 kişi bu mevzuyu yazsaydı, ben diğer bir şey yazardım. Yazılmayan bir şey yazmak istedik ve o denli başladık yazmaya.
“OKURLAR NASIL REAKSİYON VERİYORDU SİZİN YAZINIZA”
Çok uygun dönüşler aldık. Zira Türkiye, Salazar’ın Portekiz’i üzere yahut Franco’nun İspanya’sı üzere futbolla, dinle yönetiliyor. Orada bir de ekstra “fado” var. “3F” diyorlar ya. Ben de bu futbol ve din kısmına merak salmıştım. Aslında olan biteni yazdım ben. İçine kendi yorumumu katmadım. Yalnızca ne olduğunu anlattım. Ben yalnızca yazma imkânı bulan, konuşma imkânı bulan bir şahısım. Muharrir değilim ben, yazıyorum yalnızca. Müelliflik diğer bir şey. Müellif olduğun vakit, yazmayacağın bahisler çıkıyor ortaya. Türkiye’de iki tip muharrir var. Bir, yazanlar var, bir yazmayanlar var. Yazmayanlar para kazanıyor Türkiye’de. Yazan müelliflerin başı beladan kurtulmuyor. 60 küsur yazı var kitapta. Hepsi, AKP’nin futbola soktuğu adamları, onların uzantılarını kolay bir halde anlatıyor. Türkiye’de ne olaylar oluyor? Cinayetler oluyor, soygun oluyor, dolandırıcılık… Bunlar üç gün sonra unutuluyor. Kimsenin aklında kalmıyor. Bu son 15 yıllık devir çok değerli bir devir. Türkiye’nin en büyük medya işverenleri, ülkenin en büyük müteahhitleri federasyon başkanlığı niçin yaparlar?
“SİZCE NEDEN”
Normalde futbol federasyonu nedir? Apartman yöneticiliği üzere bir şeydir. Futbolun apartmanının sakinleri olan kulüpler kendileri yönetmesi için birini seçiyorlar. Olağanda bu türlü olması lazım. Temelinde angarya bir iştir. Ben mesela 20-25 yıldır İtalya’da kaldım. Bir restorana gitsen, “ben federasyon başkanıyım” desen yer bile vermezler şayet doluysa dükkân… Burada futbol federasyonu liderleri padişah üzere. Etkiyi aldıkları şahıslar çok güçlü olduğu için o gücü de artlarına alıyorlar. Sarayın takımı atıyor onları oraya. O yüzden kulüpler ağızlarını açmıyorlar. Yoksa dediğim üzere apartman nasıl yönetiyorsa futbolun da o denli kuralları var. O kadar da değerli bir vazife de değil yani. Temelinde bu tip çok varlıklı ve olağanda vakti olmayan insanların bu işi yapmayı istememesi lazım. Ancak yalnızca o federasyonla bitmiyor. Onların yorumcuları, onların muharrirleri var. Kitabın içinde de bununla ilgili üç dört yazı var. İşte Katarlı yayıncı diyorlar, devletin bankası sponsor oluyor, damadın akrabasına kupa yayınını veriyorlar. Baktığın vakit daima bir aile içinde oynanıyor futbol. Kendi seçtikleri muharrirler, yorumcular maçları yorumluyor.
“SPOR MEDYASIYLA İLGİLİ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ”
Spor medyası diye bir şey yok. Spor medyası olsaydı aslında iktidar bu türlü futbolun içine giremezdi. Aslında sporun öbür branşlarına çok az yer ayırıyorlar. Bir futbol var, ana medya futbol medyası. Medyadaki beşerler yazmadıkları için para alıyorlar. Futbol federasyonu başkanı medyanın yarısının sahibi… O medyada ne yazabilirler? Mesela eski bir futbolcuya 2 milyon dolar ödüyorlardı bir ara… Konuşmama parası 2 milyon dolar… Ülkede yalnızca maç yazan ve kulüpleri birbirine sokan trollerin hâkim olduğu bir medya var. Onlara sponsor da yağıyor. Zira Türkiye’de bu büyük kulüplerin birbirleriyle hengame etmesi bir tek iktidarın işine yarıyor. Gündemi bu türlü tutuyorlar. Futbol fanatizmi o denli bir boyuta gelmiş ki adamın cebinden parasını al bir şey demiyor, lakin bir penaltısı verilmeyince sokağa çıkıyor.
“KİTABIN İSMİ NEREDEN GELİYOR”
Niye Top Tarikatı koyduk? Bir sefer tarikatların, cemaatlerin cirit attığı bir ülkedeyiz… Tarikat vakıflarının insanları manipüle ettiği bir ülke. Bunu da çağrıştırmak istedik. Açıkçası Türkiye’de oynanan oyun futbol değil top oyunu. O yüzden o kadar ciddiye almıyorum ben. Futbol demememiz için futbolun kurallarının uygulanması lazım. Onun için ben top oynuyorlar diye yazıyorum. Türkiye’de nasıl ülkenin her köşesinde tarikatlar, vakıflar, cemaatler, gerici gruplar varsa futbol da bundan hissesini alıyor. Adeta futbolun da bir tarikatı var Türkiye’de. Futbol da bir tarikat formunda yönetiliyor.